Çarşamba, Ağustos 01, 2007

22 TEMMUZ SONRASI...

Onyıllar var ki, halkın değerlerinin değişmesiyle birlikte, ülküsel anlamda tasarlanan mutluluk, memnuniyet anlayışıyla, kitlelerin mutluluk anlayışı arasında da büyük bir ayrım oluştu. Artık biriktirilen anılar yok; eşyalar, evler konuşmuyor. Sıradan insanın erdem duygusunun niteliğine ilişkin ciddi kuşkular duyulmasına yol açan olaylar sıkça yaşanır oldu.
Bugün dünyanın düz olduğuna inanan insan olmamalı, ama bu başat gerçeği bile algılamada sıkıntı çekecek yığınlar oluşturuluyor. (İçlerinde yıldızlardan haber aldığını söyleyen başkanlar bile var.)
Oysa günümüz insanının eskiye oranla gerçekleri görme olanakları (olumsuz yanlarına karşın) daha geniş. Nazım Usta'nın yazdığı gibi, tümü değil ama, kabahatin büyüğü halkın. Ama halkı suçlamak da kolaycılık. Onyıllardır eğitimsiz, kültürsüz, yetmedi çaresiz bırakıldı, sadakaya alıştırıldı.
Elbette değişkenlerin etkisi olmuştur. Küresel sermaye kriz oluşturma gizilgücüne karşın, dolaşımda olduğu kesimlerde gelir artırıcı etkiler yaratmış, bu da oya dönüşmüş olabilir. Ancak söz konusu olay; bu yolla kalkınılamayacağı, sağlıklı bir ekonominin ancak yatırıma, üretime, pazar korumalarına; borç stoğu oranlarının aşılmamasına, faiz dışı fazla vereceğim diye sosyal giderleri aşırı daraltmamaya, halkın onyıllarının her anlamda birikimi olan kurumların yok pahasına özelleştirilmemesine, toplum kesimleri arasında insancı bir öncelik sıralamasına dayalı olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaya yeterli değildir. Bu alanda Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr. Erinç Yeldan, Ergin Yıldızoğlu gibi uzmanların araştırmaları, yazıları anımsanmalıdır.

Hiç yorum yok: