Orhan Pamuk'a Nobel verilince iki sözcük çok dillendirilir oldu: Muhaliflik, zevkini çıkarmak. Neyin zevkini çıkaracağımızın kararını bize bırakmaya niyeti olan pek yok anlaşılan. Bunu bile dayatmaları bir yana, asıl gücüme giden Nazım Hikmet gibi bir büyük şair ve düzen karşıtıyla (muhalif) Orhan Pamuk'u yan yana koyma gayretleri. Bunu yapmaya çalışanlar o yıllrdan bugüne nelerin, "karşı olunan" düzenlerin ve karşı olan aydınların nasıl bir değişim geçirdiklerini hiç düşünmüyorlar mı? Burada Nazım Hikmet adıyla simgeleştirilen otuzlu, kırklı yılların yazarları emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı, ulusal bağımsızlıktan ve gururdan, eşitlikten, özgürlükten, barıştan, onurlu bir gelecekten yana, estetik güç ve sosyalist bilinç içinde kavga verdiler. Üzerlerine gelen güç ise bütün bu değerlerin karşıtıydı. Seksenli yıllardan sonra dünya; aydınlar, yazarlar, devlet yapıları nasıl şekillenmiştir? Emperyalizmin bölmeye, parçalamaya, haritalarını değiştirmeye, gericileştirmeye çalıştığı ulus devletlerin dirençlerinin karşısında yer almak mı aydın olmak? Ne aydın aynı aydındır, ne de rejim aynı rejim. Orhan Pamuk'larla Nazım Hikmet'ler yan yana konulamaz, özdeşlenemez, kıyaslanamaz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder