Günay Güner
Alevilik,
Kürtlük, Tutarsızlık, Bilgisizlik
Son otuz yıldır sözde düşünce alanlarında bir köken, soy,
budun (etnisite) ilgisidir gidiyor. Bu sorgulamalar, bağlanma çabaları hem de
küresellik (diğer deyişle ulusun da üzerinde olduğu savlanan bir yapı) adına
ortaya konuyor. Oysa yüceltilen, ulusun da altında bir ilişki biçimi olan budun
olmaktadır.
Sözkonusu kimlik merakı olmasa, geçmişte olduğu gibi
insanları soylarına göre bölümlemek ayıplansa, önce insan olmak önemsense kimin
kendini nasıl tanımladığının da soyun sopun nereye çıktığının da önemi olmazdı.
Ne ki budun kimliğini diğer tüm kimliklerinin önüne koyanlar, yüceltenler
dayatmalarını sürdürünce, kimilerinin de “Hayır, öyle bir gerçeklik yok, siz o
değil şu budundan geliyorsunuz” deme hakkı doğmaktadır.
Bir sözcük var ki sıklıkla dillendirilir oldu: Öteki! Budun yücelticilerini
“gönüllü ötekiler” olarak adlandırmak olanaklıdır. Yüzlerce yıldır yaşadıkları
topraklarda öteki olmak istemektedirler. Bu gönüllü ötekilerin arasına son
yıllarda, bir “inanç” yapılanması olan Alevilik de eklenmek istendi. Bir öbek,
kendini olduğundan fazla nitelikli gören “yeteneği abartılarıyla sınırlı” kişi,
Alevileri gönüllü ötekileştirmenin sözcülüğüne soyundu. Avrupa Birliği bir
istediyse onlar on çaba içine girdiler. Ardından gelsin seçme saçmalıklar, Ali’siz
Alevilik mi istersiniz, Atatürksüz Alevilik mi? Her ikisi de bir arada mı? Nasıl
istenirse. Hem bu çabaların iyi de karşılığı oluyordu. Neredeyse bir tümce
uzunluğunda sanlarla kartvizit bastırmış sözcüler “sempozyum”lara,
“açılım”lara, Avrupa Parlamentosu buluşmalarına çağrılıyorlar, yere göğe sığmaz
“sivil toplum” dendi mi belleğe hemen, şıp deyip onların adları geliveriyordu.
“Anadolu”nun kaç budunsal parçadan yapıştırıldığına, oluşturulduğuna, bunların
“barbarlar”ca nasıl acımasızca “asimile” edildiğine ilişkin “fonlanan” projeler
eksik olmuyordu. Kuşkusuz, bu projelerin, yazanakların her biri bilim
başyapıtıydı, nesnellik örneğiydi! “Yüce Gök bereket versin!”
İyi de şu özellikle yoğunlaşılan Zazalıkla Alevilik, ne
kadar zorlanırsa zorlansın pek de uyumlu duruma getirilemiyordu. Tam da “Hah
oldu herhalde” derken bir tarafı elden kaçıp gidiyordu. Ne mi demek istiyoruz?
Açalım: Alevilik Anadolu’ya özgü, Anadolu insanınca tasarlanmış ve yaşanmış,
İslam dayanaklı bir inanç dizgesidir. Öğretisi, bir ulu kişi, bilge kişi olan
Hacı Bektaş Veli tarafından belirlenmiştir. Başlıca kaynak yapıt ise onun
Velayetname adlı yapıtıdır.
25 Haziran 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder