Haklı Çıkmanın Kederi
Günay Güner
Sevgili İlhan Selçuk zaman zaman bu
duyguyu yaşar ve Pencere’de yazardı. Yine haklı çıktık, der, kahırlanırdı. Bu
satırların olsa olsa Selçuk’un çırağı olabilecek yazarı da bu duyguyu sıklıkla
yaşamakta.
Daha ilk anında Uludere kıyımını
yorumladık. Daha bir saat öncesine değin TSK düşmanlığını meslek edinenlerin,
yalan kalmayıp yayanların birden TSK sevdalısı kesildiklerini alıntılarla,
kanıtlarla yazdık. Gerçekler sorumluluk bilinciyle çalışan birkaç yayın organında
ortaya konulmasına karşın “yetkili”lerden hâlâ ses yok!
Aydınların aymazlığından (ki bunlara
ne değin aydın denileceği çok tartışılır) söz ettik. Yine olaylar ve olgular
sunduk. Kanıtladık. Ardından ne oldu? İstiklal Caddesi’nde yürüyüş yapanlar
yalnızca Nedim Şener ve Ahmet Şık için yürüdüklerini, gösteri yaptıklarını
açıkladılar.
Ne demeli? Keşke yanılsaydım,
demekten başka insanın dilinden bir şey gelmiyor.
Gelmiyor gelmesine ya bu ve benzeri
olayları gözleyen kaç kişi ders çıkarıyor, bir yargıya varıyor.
Haklı çıkmanın nedeni yeryüzünün
koşullarını insan özgürlüğü, erdem, nesnel bakış ve belki de tümünden önemlisi
ilerleme düşüncesi bağlamında çözümleme çabasıdır.
Bu bakış gelişmeden gerçeğe ulaşmak
neredeyse olanaksızdır.
Bertrand Russell, Paul Sartre,
Albert Camus, Simon de Beaivoir gibi kişiler bunun için hâlâ değerlerinden bir
şey yitirmeyen gerçek aydınlardır.
8 Mart 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder