Cuma, Eylül 18, 2015

İslam Devleti (IŞİD), Türkmenler, Kürtler…

Günay Güner
İslam Devleti (IŞİD), Türkmenler, Kürtler…
Onyıllar önce yayılmacı (emperyalist) devletlerce kurulduğu bilinen İslamcı kırım örgütü,  yine aynı devletlerin haberalma örgütlerince yönlendirilmekte, insanın kanını donduran kırımlar yapmaktadır.
R. Reagan-M. Thatcher ikilisinin 1980’li yıllardan başlayarak dünyaya, azgelişmiş ülkelere dayattığı, 1990’lı yıllarda oluşan tek kutuplu dünyayla da ivmesi artan Yeni Dünya Düzeni, küreselleşme ilkelliği ortaçağı aratan kırım koşullarına değin ulaştı. Uzun zamandır çalışma hakları, toplumsal güvenlik, sınıf dayanışması, sendika kalmadığı gibi artık yaşam hakkı, can güvenliği de yok.
Konu çok ayrıntılı. Her yanıyla irdelemek bir yazının sınırlarını zorlayacak boyutlar gerektirir. Başta da belirtildiği gibi bu kırım örgütlerini kuran da ardından engellemeye çalışıyormuş görüntüsü vermeye çalışan da aynı yayılmacı güçlerdir. Bunlardan insancı hiçbir kaygı beklenemez. Örneğin ABD izlemsel (stratejik) planları gereği, ikiz kulelere yapılan 11 Eylül 2001 saldırısına, bu saldırıda 3000 yurttaşının öldürülmesine bile göz yumabildi. CIA’nın önceden bildiği kanıtlandı.
Günümüze dönersek, İslamcı kırım örgütü Türkmenleri, Ezidileri, Süryanileri, Asurileri, Keldanileri, düşman saydıkları diğer toplulukları tarihte bile görülmedik biçimde yok etmeye çalışmakta, kırımdan geçirmektedir. Kadınların, kızların ırzına geçilmesine, köle olarak satılmalarına duyarsız kalınmaktadır. Ne ki aynı zamanda IŞİD kırımının engellenmesi gerekçesiyle bölge biçimlendirilmektedir. Bu bağlamda “Bölge Kürt bölgesi yapılsın, sözde Kürdistan kurulsun, bu amaçla Türkmenler yurtlarından, Kuzey Irak’tan sökülüp atılsın diye mi IŞİD kırımının önü açıldı” sorusunun sorulması da olanaklıdır, yerindedir.
Bölgede en korumasız toplum Türkmenlerdir. (Türklerin kırıma uğraması, sürülmesi tarihte de günümüzde de “uygar” dünya için önemli olmamıştır). İlginçtir ki ne Türkiye’den ne de başka bir yerden hiçbir destek görmeyen Türkmenler kırımdan kaçarken yol üzerindeki Kürt bölgesinden de kovulmuşlardır. Sesleri çıkmadığına göre insan haklarını, küreselleşmeyi, özgürlüğü dillerinden düşürmeyen Kürt “aydın”ları da bu durumdan çok hoşnut olmalılar.
Durumdan “vazife” çıkaran Eşbaşkan Selahattin Demirtaş ise PKK’ye hem de binlerce şehit vermiş Türkiye’den silah istiyor. Gönderilirse kimse şaşırmaz.
Meğer PKK bir kırım örgütü değilmiş! Hay Allah, eli kanlı İslamcı kırımını önlemek için seferber olan bir hayır kurumuymuş. Örneğin 27 Temmuz 2008 tarihinde İstanbul Güngören ilçesinde ardı ardına iki bombanın patlatılması sonucu; beşi çocuk, biri daha doğmamış bebek olmak üzere 18 kişinin ölmesi ve 154 kişinin yaralanması ile sonuçlanan saldırıyla ilgisi olduğu söylenemez. Terhis olmuş, evine dönen 30 askeri, otobüsten indirip kurşuna dizen, yüzlerce öğretmeni, sağlıkçıyı, korucuyu, emekçiyi öldüren PKK değildir.
Kısacası bugüne değin silahlanmak, derebeylerine bağlanmak akıllarına gelmemiş Türkmenler öldürülebilir, kadınlarına, çocuklarına, gençlerine, yaşlılarına her kötülük yapılabilir, hiç sorun değil!
  4 Eylül 2014



Hiç yorum yok: