Taksim Direnişi ve
Turuncu “Devrimler”
Günay Güner
Taksim direnişi hiçbir
kışkırtmanın işe yaramadığı barışçı çizgisiyle, bilindik bayrakların altında
görünmemesiyle yepyeni bir duyarlılık yarattı ve çekim odağı durumuna geldi ya
karşı egemen kesimden yalnızca TOMA, kimyasal, cop saldırılarının değil kara
çalmaların da sonu gelmiyor.
Kürtçü, dinci sömürü
birlikteliğinin yalanlarına ekledikleri yapay senaryoya bakılırsa “barış”,
“çözüm” sürecinin engellenmesi için Taksim direnişi başlatılmış! Halkın, gençliğin
özgürlük uğruna, canlarını ortaya koyarak, il il tüm yurtta ayağa kalmalarının
onlar için anlamı bu kadar.
Bu arada, solda sayılan, “Soros
uzmanı” gazetecilerin de zaman zaman koroya katılımıyla dillendirilen bir sav
daha var ki evlere şenlik! Bu bir turuncu devrimdir.
Soldan söyleyenler bu tümceye
“Aman dikkat, gençler kullanılıyor olabilir!” tümcesini ekliyorlar.
Binbir özenle, canlar verilerek
sürdürülen dünya ölçeğinde yankı uyandırmış Taksim direnişiyle halkın iç
içeliğini aşındırmaya bundan daha çok yarayacak bir sav olamaz. Bu nedenle de
bazı saf sol demokratları ayırırsak, bilerek yayıldığı açıktır.
Sözümüz daha çok “iyi niyetle”
ortaya atanlara.
Bunlar 27 Mayıs 1960 eylemine de
bir türlü devrim diyemeyen; “ABD’nin haberi vardı.” diyenlerdir.
Haberi olmakla, yönlendirmek
istemekle; yaptırmak, içinde olmak arasındaki ayrımı anlayamadılar. Bu anlayışa
göre ABD özgürlükçü, özerk üniversiteyi, yüksek yargıyı kuran, işçilere sendika
hakkını getiren, hakları güvence altına alan 1960 Anayasasını istedi! Mantığı
var mı?
Taksim direnişine dönersek, ABD
ve temelde onun adına hareket eden; Türkiye’nin en iyi dışsatım konusunun
askeri olduğunu söyleyen Soros Atatürkçü olmuş; ellerinde Türk bayrakları,
Atatürk portreleri bulunan gençleri, 81 ildeki meydanları dolduran halkı
örgütlemiş, yönetiyor! 31 Mayıs 2013 sabahı çadırlarındaki insanlar polisçe
dövülmemiş, ağaçların bir anda iş makinelerinin altına alınmaya, sökülmeye,
kesilmeye çalışıldığının görüntüleri beyazcamlara yansımamış, bütün bu ve
benzeri aymazca sergilenen olaylar hiç yaşanmamış. Binlerce direnişçi hiç neden
yokken bir anda ara sokaklardan ortaya çıkıvermiş! Masal gibi değil mi?
Onyıllardır çocuklara değil büyüklere masallar anlatılıyor ama artık kimse
yemiyor. Sakın saldıranları Soros yönetiyor
olmasın! Mantığa bu daha uygun geliyor.
Sermayeci ve dinci basın yayın
kurumları “inanın” aniden yayılmacı (emperyalist) karşıtı, ABD ve AB karşıtı,
Soros karşıtı, aman Tanrım, şimdi sıkı durun güçlü devletlerin ulus devletlere
karışma, yönetimlerini değiştirme siyasaları karşıtı oldu. Etkilenmemek elde
değil. Meğer ne değin ulusal bağımsızlıktan, uniter devlet yapısından
yanalarmış da haberimiz yokmuş! Türkiye gazetesinde şunlar yazıldı: “Soros, ‘Amerikan
Üstünlüğü Balonu’ adlı kitabında ‘Düşman ülkelerde özgürlük ateşini canlı
tutmak için sivil toplumu desteklemek önemlidir. Hükümet etkisine direniş
göstererek, kitleler hükümetin otoritesini kötüye kullandığı şeklinde teyakkuza
geçirilebilir’ ifadelerini kullanıyor. Başbakan Erdoğan için bir anda bir ‘diktatör’
furyasının servis edilmesi bu açıdan önemli anlamlar taşıyor. 1984 yılında
Macaristan'a kaçak Xerox makinaları sokan Soros, bir yandan da para fonlayarak
on binlerce aktivisti sokağa dökmüştü. 1989'da rejim muhalifi bir oyun yazarı olan
Vaclav Havel'i Çek Cumhuriyeti başkanlığı koltuğuna oturtan ‘kadife devrim’in
finansörü de yine ondan başkası değildi. 1980'lerde Polonya'daki Dayanışma
hareketinden Mart 2006'daki Belarus devlet başkanı Alexander Lukaşenko'nun
yıkılmasına yönelik başarısız girişime kadar eski Sovyet bloğundaki çok sayıda
gösteride Soros başroldeydi. George Soros komünizmin çöküşünden sonra da
devirme programlarını sonlandırmadı. Amerikan Üstünlüğü Balonu adlı kitabında
şöyle yazmaktadır: ‘Kurumlarım 1998 yılında Slovakya'da, 1999 yılında
Hırvatistan'da ve 2000 yılında Yugoslavya'da Vladimir Meciar, Franjo Tudjman ve
Slobodan Milosevic'in devrilmesi için sivil toplumu mobilize ederek demokratik
rejim değişikliğine katkı sağlamıştır.’” (Türkiye gazetesi, 8 Haziran 2013, Yazım
yanlışları gazeteye aittir.) Madem bu gerçekleri biliyordunuz da daha düne
değin neden Suriye’ye karışmayı, saldırıyı, Irak’ın işgalini, Libya’nın
işgalini, Afganistan’da yapılanları, daha birçok benzer siyaseti
onaylıyordunuz. Hâlâ da aynı çizgidesiniz?
Asıl bundan da önemlisi her
kesimden bu savların sahiplerinin, Soros’un, turuncu “devrim”leriyle yıkılmış Amerikancı,
yayılmacı, bu güçlere istenmeden bile hizmeti görev sayan tek yönetimin
gösterilemeyeceği gerçeğini göz ardı etmeleridir. Tersine, Soros’un getirdiği
her yönetim Amerika’ya hizmet etmek üzere gelmiştir. Yıkılan yönetimlerinse
hemen tümü ulusal duyarlığa görece önem veren yönetimler olmuştur.
Şimdi sormak gerekmez mi: ABD ve
Soros, kendisine canla başla çalışan, siyasetine, olası her yönetimden fazla
uyum gösterip eklemlenen bir yönetimi, AKP yönetimini neden yıkmak istesin?
Mantığı var mı?
ABD, Soros, CIA başlayan
hareketleri her zaman yönlendirmek, kendi çıkarlarına uygun duruma sokmak
isterler. İşlerinin bir parçası da budur. Ama dediğimiz gibi bilgisi olmak,
yönlendirmek istemek başka, yapmak başkadır.
Umarız anlaşılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder