Cuma, Eylül 18, 2015

Taksim Direnişi ve Turuncu “Devrimler”



Taksim Direnişi ve Turuncu “Devrimler”

Günay Güner

Taksim direnişi hiçbir kışkırtmanın işe yaramadığı barışçı çizgisiyle, bilindik bayrakların altında görünmemesiyle yepyeni bir duyarlılık yarattı ve çekim odağı durumuna geldi ya karşı egemen kesimden yalnızca TOMA, kimyasal, cop saldırılarının değil kara çalmaların da sonu gelmiyor.
Kürtçü, dinci sömürü birlikteliğinin yalanlarına ekledikleri yapay senaryoya bakılırsa “barış”, “çözüm” sürecinin engellenmesi için Taksim direnişi başlatılmış! Halkın, gençliğin özgürlük uğruna, canlarını ortaya koyarak, il il tüm yurtta ayağa kalmalarının onlar için anlamı bu kadar.
Bu arada, solda sayılan, “Soros uzmanı” gazetecilerin de zaman zaman koroya katılımıyla dillendirilen bir sav daha var ki evlere şenlik! Bu bir turuncu devrimdir.
Soldan söyleyenler bu tümceye “Aman dikkat, gençler kullanılıyor olabilir!” tümcesini ekliyorlar.
Binbir özenle, canlar verilerek sürdürülen dünya ölçeğinde yankı uyandırmış Taksim direnişiyle halkın iç içeliğini aşındırmaya bundan daha çok yarayacak bir sav olamaz. Bu nedenle de bazı saf sol demokratları ayırırsak, bilerek yayıldığı açıktır.
Sözümüz daha çok “iyi niyetle” ortaya atanlara.
Bunlar 27 Mayıs 1960 eylemine de bir türlü devrim diyemeyen; “ABD’nin haberi vardı.” diyenlerdir.
Haberi olmakla, yönlendirmek istemekle; yaptırmak, içinde olmak arasındaki ayrımı anlayamadılar. Bu anlayışa göre ABD özgürlükçü, özerk üniversiteyi, yüksek yargıyı kuran, işçilere sendika hakkını getiren, hakları güvence altına alan 1960 Anayasasını istedi! Mantığı var mı?
Taksim direnişine dönersek, ABD ve temelde onun adına hareket eden; Türkiye’nin en iyi dışsatım konusunun askeri olduğunu söyleyen Soros Atatürkçü olmuş; ellerinde Türk bayrakları, Atatürk portreleri bulunan gençleri, 81 ildeki meydanları dolduran halkı örgütlemiş, yönetiyor! 31 Mayıs 2013 sabahı çadırlarındaki insanlar polisçe dövülmemiş, ağaçların bir anda iş makinelerinin altına alınmaya, sökülmeye, kesilmeye çalışıldığının görüntüleri beyazcamlara yansımamış, bütün bu ve benzeri aymazca sergilenen olaylar hiç yaşanmamış. Binlerce direnişçi hiç neden yokken bir anda ara sokaklardan ortaya çıkıvermiş! Masal gibi değil mi? Onyıllardır çocuklara değil büyüklere masallar anlatılıyor ama artık kimse yemiyor.  Sakın saldıranları Soros yönetiyor olmasın! Mantığa bu daha uygun geliyor.
Sermayeci ve dinci basın yayın kurumları “inanın” aniden yayılmacı (emperyalist) karşıtı, ABD ve AB karşıtı, Soros karşıtı, aman Tanrım, şimdi sıkı durun güçlü devletlerin ulus devletlere karışma, yönetimlerini değiştirme siyasaları karşıtı oldu. Etkilenmemek elde değil. Meğer ne değin ulusal bağımsızlıktan, uniter devlet yapısından yanalarmış da haberimiz yokmuş! Türkiye gazetesinde şunlar yazıldı: “Soros, ‘Amerikan Üstünlüğü Balonu’ adlı kitabında ‘Düşman ülkelerde özgürlük ateşini canlı tutmak için sivil toplumu desteklemek önemlidir. Hükümet etkisine direniş göstererek, kitleler hükümetin otoritesini kötüye kullandığı şeklinde teyakkuza geçirilebilir’ ifadelerini kullanıyor. Başbakan Erdoğan için bir anda bir ‘diktatör’ furyasının servis edilmesi bu açıdan önemli anlamlar taşıyor. 1984 yılında Macaristan'a kaçak Xerox makinaları sokan Soros, bir yandan da para fonlayarak on binlerce aktivisti sokağa dökmüştü. 1989'da rejim muhalifi bir oyun yazarı olan Vaclav Havel'i Çek Cumhuriyeti başkanlığı koltuğuna oturtan ‘kadife devrim’in finansörü de yine ondan başkası değildi. 1980'lerde Polonya'daki Dayanışma hareketinden Mart 2006'daki Belarus devlet başkanı Alexander Lukaşenko'nun yıkılmasına yönelik başarısız girişime kadar eski Sovyet bloğundaki çok sayıda gösteride Soros başroldeydi. George Soros komünizmin çöküşünden sonra da devirme programlarını sonlandırmadı. Amerikan Üstünlüğü Balonu adlı kitabında şöyle yazmaktadır: ‘Kurumlarım 1998 yılında Slovakya'da, 1999 yılında Hırvatistan'da ve 2000 yılında Yugoslavya'da Vladimir Meciar, Franjo Tudjman ve Slobodan Milosevic'in devrilmesi için sivil toplumu mobilize ederek demokratik rejim değişikliğine katkı sağlamıştır.’” (Türkiye gazetesi, 8 Haziran 2013, Yazım yanlışları gazeteye aittir.) Madem bu gerçekleri biliyordunuz da daha düne değin neden Suriye’ye karışmayı, saldırıyı, Irak’ın işgalini, Libya’nın işgalini, Afganistan’da yapılanları, daha birçok benzer siyaseti onaylıyordunuz. Hâlâ da aynı çizgidesiniz?
Asıl bundan da önemlisi her kesimden bu savların sahiplerinin, Soros’un, turuncu “devrim”leriyle yıkılmış Amerikancı, yayılmacı, bu güçlere istenmeden bile hizmeti görev sayan tek yönetimin gösterilemeyeceği gerçeğini göz ardı etmeleridir. Tersine, Soros’un getirdiği her yönetim Amerika’ya hizmet etmek üzere gelmiştir. Yıkılan yönetimlerinse hemen tümü ulusal duyarlığa görece önem veren yönetimler olmuştur.
Şimdi sormak gerekmez mi: ABD ve Soros, kendisine canla başla çalışan, siyasetine, olası her yönetimden fazla uyum gösterip eklemlenen bir yönetimi, AKP yönetimini neden yıkmak istesin? Mantığı var mı?
ABD, Soros, CIA başlayan hareketleri her zaman yönlendirmek, kendi çıkarlarına uygun duruma sokmak isterler. İşlerinin bir parçası da budur. Ama dediğimiz gibi bilgisi olmak, yönlendirmek istemek başka, yapmak başkadır.
Umarız anlaşılmıştır.


 25 Haziran 2013

Hiç yorum yok: