Cuma, Eylül 18, 2015

“DERSİM”, CHP VE DERSİMİZ





“DERSİM”, CHP VE DERSİMİZ

Günay Güner

Sıklıkla yinelemek zorunda kaldığımız bir olgu var: Başta aydınlar olmak üzere ulusça tutarlılığımızı, düşünce yeteneğimizi yitirdik. Bu gerçek güncel Dersim konulu savlarda, tartışmalarda da tüm çıplaklığıyla karşımıza çıkıyor.
Hüseyin Aygün’ün, bu satırların yazarının nir TV kanalında bir yıl kadar önce tanık olduğu sözleri de yaklaşık şöyleydi: “Dersim’de mezarsız ölülerin ruhları huzursuz.” Bir düşünelim. Dersim olayının ağlatısal yanıyla sınırlı bilinmesi için var güçleriyle çalışanlar konuya devrim, sınıf, zor, üretim ilişkileri, özgürlük, eşitlik kavramları bağlamında bakmayı hiçbir zaman kabul etmiyorlar. Onlara göre Cumhuriyet ordusu zevk aldığından, Dersimlilere düşman olduğundan acımasızca saldırmış. Zaman Türk Devrimi’ni karalamak zamanıdır ya, bu gerçekdışı anlayış hemen en üstünde tutuluyor. Dersim olayını sözde soldan ortaya atanlara da sorarsanız devrimci, solcu, ilerici, anamalcılığa karşı, eşitlikçi olduklarını söylerler. Mangalda kül kalmaz.
Öyleyse gerçek nedir? Gerçek, Türk Devrimi’nin Anadolu insanını derebeylik düzeninin efendi kul ilişkisinden kurtarıp, görece özgürleştirmesinde; bu özü taşımasında gizlidir. Devrimler zor kullanılmadan, karşılıklı anlaşmayla, konuşa konuşa, silahsız, şiddetsiz yapılabilse ne iyi olurdu değil mi? Ne ki devrimler böyle olmuyor. Derebeyi, “eşraf”, “mütegallibe” direniyor. Sınırlar çiziyor. Egemenlik bölgesi belirleyebiliyor. Yurtdışından, yayılmacı (emperyalist) odaklardan destek alıyor. Onların silahını kullanıyor. İnsan onuruyla bağdaşmayan aşağılık sömürü düzenlerini sürdürmek için kullarına, devrim güçlerine saldırmaları için emirler sıralarlar. Buna bir de kutsallık eklerler. Efendiler kullarını seyit, şeyh, şıh olduklarına da inandırmışlardır. İlerici güçlere karşı Hasan Sabah örneği gibi de kullarını ölüme, öldürmeye gönderebilirler. Hiçbir şey keyfi ve durduk yere olmuyor. İmdi Dersim olayında bu sayılanların olmadığını kim söyleyebilir. Belirtilenlerin tümü yaşandı. Fransız silahıyla Cumhuriyet’e, Türk Devrimi’ne saldırıldı. İlk saldıranlar egemenliklerinin sarsıldığını anlayan derebeylerinin kullarıydı. Karakoldaki askerleri şehit ettiler. Kendilerince çizdikleri sınırlar içinde vergi vermediler; yüzyıllardır yaptıkları gibi kullarının, bölge halkının ürettiğine el koymayı sürdürdüler. Eşkıyalık yaptılar. (Belgeleri her kaynakta bulunabilir). Hiçbir gerçek devrim gericiliğe, kulluk düzenine boyun eğmez, geçit vermez. Tersi durumda devrim yok olur, yenilir, ortadan kalkar. Türk Devrimi gelecek kuşakların, dolayısıyla bizlerin güvenliğinin sorumluluğunu taşıyordu. Devrimin kararlılığı bizleri asıl derebeyi zulmünden kurtarmıştır. Böyle olmasa derebeyi soyundan gelmeyen hangi Dersimli eğitim alabilir, istediği mesleği edinebilir, yönetim aşamalarına ulaşabilirdi. Demek ki soruyu şöyle sormalı: Kul olarak kalmak mı? Eşit, özgür birey olmak mı? Başkası bilinmez ama bu satırların yazarı bir derebeyinin kulu olarak doğmayı istemez.
            Günümüzde Tunceli’de birinci anadili olarak Zazaca konuşulur. Halkın Alevi olduğu bilinir. Yine Aleviliğin tinsel kaynağının eşitlik, özgürlük, barış önderi, savaşıcısı, düşünürü Hacı Bektaş-ı Veli olduğu açık gerçektir. Bu derin kaynağa sözlü ekinin varsıl saz ozanları, düşün adamları Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, Şeyh Bedrettin… eklenir. Öyleyse özgürlük ve eşitlik yolunda can verenlerle, onlara sevgi, saygı duymakla Seyit Rızacılık, Seyit Rıza ve benzerlerinin kulu olmayı benimsemek nasıl bir araya gelebiliyor? Bu çelişkiden sıkıntı duymamayı anlamak olanaksızdır.
            Sayın Hüseyin Ergün CHP’den istifa etmeli, derebeylik övgüsü nerede, hangi partide baş üstünde tutuluyorsa oraya gitmelidir. Tunceli halkı onyıllardır sevgilerinin ve bilgilerinin gücüyle yararlarına olanı biliyorlar. Sömürücü siyasacılar ise artık seçimlerini yapmalıdır. Batı silahıyla ayrılıkçılık yapmaya çalışırlarken, Atatürk’ü kıyımcı göstermeye çalışırlarken kaçınılmaz biçimde başarısızlığa uğradıkları gibi maskeleri düşüyor gerici, halk ve toplumculuk düşmanı oldukları apaçık ortalığa saçılıyor.
           21 Kasım 2011















Hiç yorum yok: